BÖBREK DAMARLARI İLE İLGİLİ HİPERTANSİYONDA BÖBREK DAMARLARININ BALON-STENT TEDAVİLERİ
RENAL ANJİYOPLASTİ VE/VEYA STENT BİLGİLENDİRME(AYDINLATMA):
Renal Hipertansiyon (Böbrek atardamarı kaynaklı hipertansiyon, Renovasküler Hipertansiyon)
Tanım: Renal hipertansiyon veya renovasküler hipertansiyon, böbrek arterlerindeki (renal arterler) darlık veya tıkanıklığa bağlı olarak gelişen bir yüksek tansiyon (hipertansiyon) formudur. Erken teşhis ve etkili tedavi, komplikasyon riskini azaltır ve hastanın yaşam kalitesini artırır. Primer hipertansiyon, belirgin bir neden olmadan gelişen hipertansiyondur ve en sık görülen hipertansiyon türüdür. Renal hipertansiyon ise, böbrek arterlerindeki darlık veya tıkanıklık sebebiyle oluşur veözel tedavi edilebilir bir nedeni vardır. Renal hipertansiyon uzun süre tedavi edilmediğinde, böbrek yetmezliği, kalp hastalığı, inme ve kalpteki kan dolaşımını etkileyen diğer durumlar gibi komplikasyonlara yol açabilir.
Neden olur:
1. Aterosklerotik Renal Arter Darlığı (Böbreğe giden damarlarda kireçlenme): En yaygın neden budur. Yaşlı bireylerde daha sık görülür. Ateroskleroz, kan damarlarının sertleşmesine ve daralmasına neden olan yağ ve kolesterol birikimidir.
2. Fibromusküler Displazi (FMD): Renal arter duvarındaki anormal hücre büyümesine bağlı olarak damarda darlık meydana gelir. Genellikle genç yetişkin kadınlarda daha yaygındır.
Ne olur:
Böbrek atardamarındaki darlık, böbreğe giden kan akışını kısıtlar. Böbrekler, kan akışındaki bu azalmaya cevap olarak renin adında bir hormon salgılar. Bu hormon, angiotensinogenin angiotensin I'e dönüşümünü tetikler. Daha sonra, angiotensin I, angiotensin II'ye dönüşür, bu da kan damarlarının daralmasına ve böylece kan basıncının yükselmesine neden olur. Ayrıca angiotensin II, adrenal bezden aldosteron salgılanmasını uyarır, bu da sodyum ve suyun geri emilimini artırarak kan hacmini ve dolayısıyla kan basıncını artırır.
Klinik Belirtiler ve Bulgular:
1. Kontrol edilemeyen yüksek tansiyon
2. Böbrek fonksiyon bozukluğu
3. Darlık olan tarafta abdominal bruit (auskültasyon ile duyulan ses)
4. Akut pulmoner ödem atağı
Tanı:
1. Renal Arter Doppler Ultrasonografi: İlk basamakta kullanılan, invaziv olmayan bir yöntemdir.
2. Bilgisayarlı Tomografi Anjiyografi (BTA) ve Manyetik Rezonans Anjiyografi (MRA): Damarların detaylı görüntülenmesi için kullanılır.
3. Dijital Subtraksiyon Anjiyografi (DSA): En kesin tanı yöntemidir. Fakat invaziv bir işlem olduğu için genellikle diğer yöntemlerle tanı konulamadığında ya da tedavi planlamasında tercih edilir.
Tedavi: Temelde, renal arter darlığının sebebini ortadan kaldırmaya yöneliktir.
1. İlaç tedavisi: Antihipertansif ilaçlar, statinler vb.
2. Girişimsel tedaviler: Balon anjiyoplasti ve stentleme.
3. Cerrahi tedavi: Endarterektomi veya bypass cerrahisi.
Renal Hipertansiyonda Balon ve Stent Tedavileri
Renal hipertansiyon, böbrek arterlerindeki darlık veya tıkanıklığa bağlı olarak ortaya çıkan yüksek tansiyon durumudur. Renal arter stenozu denilen bu darlık, bazen balon anjiyoplasti ve stentleme gibi girişimsel tedavilere ihtiyaç duyabilir.
1. Ne Zaman Yapılmalıdır?
• İlaç tedavisine dirençli yüksek tansiyon.
• Renal fonksiyonlarda hızla kötüleşme.
• İki taraflı renal arter darlığı ya da tek böbreği etkileyen darlık durumunda.
• Ani pulmoner ödem atağının ortaya çıkması.
2. Nasıl Yapılmalıdır?
• Balon Anjiyoplasti: Daralmış bölgeye bir kateter üzerinde küçük bir balon yerleştirilir. Balon şişirildiğinde, daralmış arteri genişleterek kan akışını artırır. Daha sonra balon indirilir ve kateter çıkarılır.
• Stentleme: Anjiyoplastiye ek olarak, daralmış arterin açık kalmasını sağlamak için bir stent yerleştirilebilir. Stent, genellikle metal bir örgüden yapılmış, tüp şeklinde bir cihazdır.
3. Niçin Yapılmalıdır?
• Arterin tıkalı bölgesini genişletmek için.
• Yüksek tansiyonu kontrol altına almak için.
• Böbrek fonksiyonlarını korumak ve iyileştirmek için.
4. Riskleri ve Komplikasyonları Nelerdir?
• Kanama veya hematom oluşumu.
• Anjiyoplasti veya stentleme yapılan arterde tekrar darlık.
• Arteryel diseksiyon (arter duvarlarının ayrılması).
• Kontrast maddeye alerjik reaksiyon.
• Böbrek hasarı.
• Enfeksiyon riski.
5. Hastaların Dikkat Etmesi Gereken Durumlar:
• Prosedür öncesinde ve sonrasında doktorun talimatlarına tam olarak uyulmalıdır.
• Prosedür sonrasında ağrı, şişlik veya kanama gibi anormal belirtiler fark edilirse derhal tıbbi yardım alınmalıdır.
• Antiplatelet veya antikoagülan gibi kan inceltici ilaçlar kullanılıyorsa, bunların kullanımı hakkında doktora bilgi verilmelidir.
• İlerleyen günlerde veya haftalarda bacakta ağrı, renk değişikliği veya soğukluk gibi belirtiler fark edilirse, bu bir komplikasyonun işareti olabileceğinden doktora başvurulmalıdır.
• Düzenli olarak takip randevularına katılmak ve doktorun önerdiği kontrolleri yaptırmak esastır.
Balon Anjiyoplasti ve Stentlemenin Üstünlükleri:
1. Minimal İnvaziv Yöntem: Balon anjiyoplasti ve stentleme, endarterektomi veya bypass cerrahisine göre daha az invazivdir. Bu, hastanın daha hızlı iyileşmesini ve hastanede daha kısa süre kalmasını sağlar.
2. Daha Kısa Hastane Kalışı: Bu prosedürler genellikle bir gün veya daha kısa süre içinde tamamlanır ve hastalar genellikle prosedürden birkaç saat sonra taburcu edilirler.
3. Daha Az Komplikasyon Riski: Büyük cerrahi müdahalelere kıyasla, balon anjiyoplasti ve stentlemenin komplikasyon riski genellikle daha düşüktür.
4. Daha Az Ağrı: Açık cerrahiye göre, bu minimal invaziv prosedürler sonrası ağrı genellikle daha azdır.
5. Daha Hızlı Aktiviteye Dönüş: Hastalar, balon anjiyoplasti ve stentleme sonrası genellikle daha hızlı bir şekilde günlük aktivitelerine geri dönebilirler.
6. Genel Anestezi Gereksinimi Daha Az: Bu tedaviler genellikle lokal anestezi altında yapılır, bu da genel anesteziye bağlı riskleri ortadan kaldırır.
7. Hastalara Özel Uyarlama: Stentler, darlığın yerine, büyüklüğüne ve şekline göre özel olarak seçilir ve yerleştirilir, bu da optimal sonuçları teşvik eder.
8. Tekrarlayan Darlıklar İçin Uygun: Eğer darlık tekrar oluşursa, stentleme veya balon anjiyoplasti tekrar kolayca uygulanabilir.
Renal Anjiyoplasti / stent İşleminden Önce Yapılması Gerekli İşlemler:
1- İşlemden önce hasta en az 8 saat aç olmalıdır. İşlemden 8 saat önceye kadar sıvı alımı devam etmelidir. Bundan sonra sıvı alımı damar yoluyla yapılacaktır. Acil durumda bu şart aranmaz.
2- İşlemden önce kanın pıhtılaşma özelliklerini gösteren hemostaz testleri (INR, APTT, fibrinojen, trombosit sayımı) ve kan ile bulaşan hastalıklar için (Hbs, HIV ve HCV) testler yapılmış olmalıdır. Hemostaz testleri istenilen seviyede değilse pıhtılaşmayı önleyen ilaçların alımının kesilmesi ve uygun tedavi verilmesi gerekir. Oral antikoagülan ilaç kullanan hastalar işlemden 3-4 gün önce ilaçlarını kesmelidirler.
Kullanılan kontrast madde böbrek hasarı oluşturabileceğinden BUN, kreatinin testleri de yapılmış olmalıdır.
İşlem öncesinde hastanın sürekli kullandığı kalp ve tansiyon ilaçları gibi ilaçları almasına devam etmelidir. Hasta ilaçlarını sabahları alıyorsa az bir miktar suyla içmelidir.
Şeker hastası olanlar şeker hastalığı ile ilgili kan şekeri düşürücü ilaçları, aç kaldıkları için almamalıdırlar. Şeker düşürücü olarak metformin(glucophage) kullanan hastalar mutlaka durumu doktoruna bildirmeli, bu ilaç işlemden önce ve sonra 48 saat kullanılmamalıdır.
İşlem yapılmadan 1 gün önce giriş yapılacak kasık bölgesinin traş edilmesi gereklidir.
İşlemden Sonra Yapılması Gerekli İşlemler
İşlem bittikten sonra giriş yeri el ile basılarak kanama durdurulacaktır. Kanama durdurulduktan sonra tekrar kanama olmaması için, giriş yeri üzerine kum torbası konacaktır.
Hasta işlem sonrası en az 4 saat yatakta yatacaktır ve bacağını bükmeden düz olarak yatacaktır. Bu süre zarfında ihtiyaçları için kalkmayacaktır. İşlemden sonra aksi söylenmedikçe yemek yenilebilir. Kontrast maddenin bazı yan etkilerinin oluşmaması için bol miktarda sıvı alımı faydalı olacaktır. Hasta bir süre hastanede gözlem altında tutulacaktır.
YASAL UYARI
Bu sitenin amacı sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikte, toplumu bilgilendirmeye yöneliktir. Bu site herhangi bir ticari kaygı taşımamakta olup hastaları ve konu ileilgili doktorları bilgilendirmek amacıyla tasarlanmıştır. Reklam, övünç, haksız rekabet kaygısı taşımamaktadır. Tanı ve tedavinin kesinlikle uzman bir doktor tarafından yapılması gerekmektedir. Bu sitedeki bilgiler hastaların tanı ve tedavisinde geçerliliği doğrulanmadan kullanılamaz. Bu sitedeki bilgiler konu ile ilgili tıbbi kılavuzlardan, güncel araştırmalardan, konu ile ilgili uzman kişilerin görüşlerinden faydalanılarak bilimsel doğruluğu ortaya koyularak kanıta dayalı tıp kuralları çerçevesinde hazırlanmıştır.